Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu; geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin bazı bölgelerinin yanı sıra Isparta, Denizli, Manisa, İzmir Kemalpaşa’da yaşanan zirai don olayından sonra bölgede çok ciddî zarar oluştuğunu belirterek, başta Bakanlar Kurulu olmak üzere Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nı acil göreve davet etti.

Konu hakkında açıklama yapan Tanrıkulu, “Üreticimiz, çiftçimiz 13 yıldır devam başarısız tarım politikaları nedeniyle düştükleri zor durumdan kurtulmak için tüm umutlarını bu yılki hasada bırakmıştı. Ancak geçtiğimiz günlerde Ege Bölgesi’nde meydana gelen zirai don olayından sonra; bahçelerinde, bağlarında, seralarında ve tarlalarındaki ürünler % 80’lere varan oranda zarar görmüştür” dedi.

“Zarar tespitinin biran önce yapılmalı”

Tanrıkulu, “Meydana gelen bu büyük zararın tespiti için yetkililerin halen harekete geçmemesi acı tabloyu daha da vahim hale getirmiştir. Ne yapacağını bilemeyen üreticilerimiz ve çiftçilerimiz zararlarının tespiti için çaresizce beklemektedirler. Yapılması gereken; parası olmadığı için umudunu bu yılki hasadına bağlayan TARSİM (Tarım Sigortaları Havuzu) sigortası olmayan çiftçimize bir an önce devletin elini uzatmasıdır. Zarar tespitinin biran önce yapılarak, her türlü borçlarının (banka, elektrik, su vb.) en az 1 yıl süreyle faizsiz ertelenmesi, zarar gören alanların ihtiyacı olan sera malzemeleri gibi diğer gerekli ihtiyaçlar üreticimiz ve çiftçimize destek olarak ücretsiz temin edilmelidir. Ancak bunlar yerine getirilirse zarar gören çitçimiz ve üreticimiz tekrar ayağa kalkabilecektir” diye konuştu.

“Küçük zararı dâhi karşılanmalıdır”

Tanrıkulu son olarak şunları söyledi: “Bunun için Bakanlar Kurulu gündemine bölgedeki zirai don olayını alarak gerekli kararları çıkartmalı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı da çok ivedi bir şekilde bu zararın telafi edilmesi için, yeteri kadar insan gücüyle Bölgede çalışmalarını başlatmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konunun çok ciddî takipçisi olacağız. Çiftçimiz ve üreticimizin en küçük zararı dâhi karşılanmalıdır. Bu kesimimizi ayakta tutabilmek, aileleriyle birlikte sıkıntılarına çare olmak devletin büyüklüğünün gereğidir. Her lüks harcamasına para bulanlar, borç içindeki çiftçimiz ve üreticimizin zararını karşılamaya da para bulmalıdır.”