Ağrılara Dikkat
Özel Akhisar Hastanesi Ağrı polikliniği doktoru Uzm.Dr.Nurgül BİÇERÇİVİ ağrılar ve ağrı türleri hakkında bilgilendirmede bulundu.
Algoloji birçok hastalık grubu ile ilgilenmektedir. Baş ağrısından bel ağrısına, kanser ağrısından eklem ağrılarına, zonadan şeker hastalığına bağlı ağrıya geniş bir yelpaze içinde ağrı bilimi ilgilenmektedir.
Hastalarımızın büyük bir kısmı daha önceden diğer hekimlere başvurmuş, klasik tedavi yöntemleri ile kısmi fayda görmüş veya görmemiş hastalardır. Ağrı tedavisi hastanın sadece fiziksel değil aynı zamanda psikolojik yanı ile de yakından ilgilenmeyi gerekli kılar. Ağrı birçok hastalığın ilk habercisi, uyarıcısıdır.
Aslında insanların hayatını kurtaran çok önemli bir alarm sistemi olduğu da söylenebilir. Bu alarma neden olan bozukluk tedavi edildikten sonra hasta iyileşir. Ancak bazen bu hastalık tedavi edilemez bir hastalıktır ya da bazı vücut bozuklukları bu alarmın sürekli çalmasına sebep olabilir.
Bu durum hastada sürekli bir rahatsızlık durumu yaratır. Bu iyi alarm sisteminin verdiği bozukluk hekimler tarafından düzeltildikten sonra tehlike geçer alarm susar. Ancak bazen tedavi edilemeyen hastalıklarda vücut sürekli alarm pozisyonunda kalmaktadır.
İşte bu durum hastanın yaşam kalitesini bozar. Sosyal ortamlardan uzak kalmasına, işlerini yapmasına engel olmaya başlar. Vücudun fonksiyonları zincirleme bozulmaya başlar. Hastalıkları kontrol etmek zorlaşır.
Ağrı sübjektif bir duyudur ve kişiye özgüdür. Ağrıyı değerlendirmek için en iyi yol hastanın ifadesine güvenmek ve hastanın ağrısını ciddiye almaktır. Çünkü ağrıyı çeken hastanın kendisidir ve bu ağrı hastanın yaşam kalitesinin bozulmasına yol açmaktadır.
Ağrı ekonomik açıdan dünyada en çok para harcanan ve en çok iş gücü kaybına sebep olan şikâyetlerden biridir.
Tüm bu nedenlerden dolayı ağrılı hasta değerlendirilirken her hastanın ağrısı kendine özgü olarak değerlendirilmeli ve buna göre yaklaşım belirlenmelidir.
Kaç tip ağrı vardır?
Günümüzde ağrı zamana göre iki grupta incelenmektedir. Birincisi; çeşitli hastalıkların habercisi olarak karşımıza çıkan, yeni başlayan (akut) ağrıdır. Akut ağrı bir hastalık belirtisidir ve altta yatan hastalığa göre 1-2 saat ile 3-4 haftalık bir döneme kadar uzanan süreyi kapsar. Bazı yeni başlayan ağrılar tedavi edilmezse müzminleşir ve yıllarca sürebilir.
Çoğu kez vücutta var olan bir doku hasarının habercisidir. Akut ağrı vücudun alarm sisteminin önemli bir parçasıdır. Varlığı ile vücutta bir bozukluk olduğuna işaret eder ve hastanın hekime başvurmasını sağlar. Bazen kas iskelet sistemindeki bir hasarın ya da mekanik bir problemin, bazen romatizmal bir hastalığın, bazen iltihabi bir durumun hatta bazen de kanserin habercisi olarak görülebilir. Bu durum ağrılı hastanın ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesini gerektirir.
Doğru tanıya ulaşmak için hasta ayrıntılı bir şekilde dinlenilmeli, ağrının tüm özellikleri ile ilgili bilgi alınmalı, ardından özenli bir şekilde muayene edilmelidir. Çeşitli laboratuar testleri ve radyolojik incelemeler de tanıya ulaşmada yardımcı olacaktır.
İkinci grup ağrılar ise müzminleşen (kronik) ağrılardır.
Akut bir hastalıktan veya makul bir iyileşme sürecinden sonra ağrının devam etmesi ile kronik ağrı meydana gelmektedir.Kronik ağrılar 6 aydan (bazı durumlarda 3 aydan) uzun süren ve artık bir alarm sistemi olmaktan öteye geçen ağrılardır. Kronik ağrıda psikolojik ve davranışsal faktörler önemli rol oynamaktadır. Kronik ağrı bir hastalık habercisi değil, başlı başına sorunun ta kendisidir.
Kronik ağrı çeken kişi bir kısır döngü içine girer. Hasta gücünü, etkinliğini yitirir. Toplum içindeki üretkenliğini, aktifliğini kaybeder. Bu durum çoğu kez hastanın içe kapanmasına ve depresyona girmesine yol açar.
Depresyon kişiyi daha duyarlı hale getirir, ağrı eşiğini düşürür ve ağrıların daha da şiddetlenmesine neden olur. Bu durum tam bir ağrı kısır döngüsüdür. Kronik ağrı, sadece ağrıyı çeken hastayı değil, aynı zamanda hastanın yakın çevresini de etkileyen ciddi bir sorundur.
Kronik ağrıdan kaynaklanan sosyal ve ekonomik kayıp da göz ardı edilmemelidir. Yapılan araştırmalarda her yıl kronik ağrılara bağlı olarak milyonlarca dolar zarar meydana geldiği hesaplanmıştır.Ağrılar, ayrıca ağrının kaynaklandığı temele göre de ayrılır.
Vücudumuzdaki bir apsenin veya kırılan kemiğimizin ağrısına, apandistimiz sonucu karnımızın ağrımasına duyusal ağrı derken; sinirlerin iltahaplanması veya zedelenmesi sonucu sinir boyunca olan ve yanma, üşüme, batma vb hisler veren ağrılara sinirin kendisine bağlı bozukluktan kaynaklanan ağrı (nöropatik, nevraljik ağrı) deriz.
Ağrı Polikliniğine hangi hastalar başvurabilir?
• Bel ve bacak ağrıları
• Boyun ağrıları
• Baş ağrıları
• Sırt ağrıları
• Omuz-kol ağrıları
• Yüz ağrıları-nevraljiler
• Damar tıkanıklığına bağlı ağrılar
• Kanser ağrıları
Tüm dünyada her yıl 19 milyon kişi kanser ağrısına maruz kalmaktadır. Değişik kanser evrelerinde ağrı görülme sıklığı yaklaşık %50 iken, ileri kanser evrelerinde bu oran %75’e çıkar. Üstelik bunların çoğu orta ve şiddetli ağrılardır.
Ağrılar kanserin kendisine, metastazlara (başka organlara yayılmaya), sinir basıları veya iltihaplanma gibi durumlara veya kansere yönelik olarak yapılan tedaviye (radyoterapi vb) bağlı olarak oluşabilir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün önerileri doğrultusunda kanser ağrısı %90’dan fazla oranda dindirilebilmektedir. Buna karşılık tedavi olamamış ve şiddetli kanser ağrısı çekmeye devam eden çok sayıda hasta bulunmaktadır.Nedeni belirlenemeyen ağrılar.