AK Parti'de Parti İçi Semineri
Ak Parti Akhisar İlçe Başkanı İsmail Hakkı Şenyiğit ve Yürütme Kurulu Üyeleri, İl Genel Meclis Üyeleri, Gençlik Kolları Başkanı Süleyman Çakar, Kadın Kolları Başkanı Şemsi Okur ile birlikte AK Parti Genel Merkez Teşkilat Başkanlığı tarafından Salihli ilçesinde düzenlenen Manisa Teşkilat İçi Eğitim Programı’na katıldılar.
Salihli’de 2 gün süren eğitim kampına, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın ve Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun yanı sıra; Manisa Milletvekilleri Hüseyin Tanrıverdi, Recai Berber, Uğur Aydemir, Muzaffer Yurttaş, Selçuk Özdağ, Genel Merkez Teşkilat Başkan yardımcıları Mahmut Göksu, Yrd. Doç. Dr. Hasan Ali Çelik, AK Parti Manisa İl Koordinatörü ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ ile eski milletvekilleri İsmail Bilen, Mehmet Çerçi, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe il ve ilçelerin başkanları, yönetim kurulu üyeleri, gençlik ve kadın kolları, il genel meclis üyeleri, belediye meclis grup başkanları katıldı.
Eğitim kampında konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Bütün teşkilatlarımızı tek vücut görmek büyük mutluluk. Bu toplantılarımız Türkiye genelinde büyük coşku ile devam ediyor. Bu tür çalışmalarımızı sürdürmek zorundayız. Çünkü tam bir yıl sonra bugün belediye seçimleri olacak. Manisa Büyükşehir Belediyesi olarak Manisa ve ilçelerinde belediye başkanlıklarını kazanmak zorundayız. Sadece Manisa’da değil, büyükşehir olan illerimizde aynı başarıyı yakalamak için çalışmalıyız.
"ERDOĞAN, 6 AY SONRA MENDERES'İN REKORUNU KIRACAK"
Arınç, "AK Parti, Manisa’da 11 yıldan bu yana hep başarılı oldu. 2002 yılında Manisa’da 6 milletvekili çıkarttık. 2007 yılında ise yüzde 30 olan oyumuz yüzde 41’lere ulaştı. Son seçimde ise yüzde 47’yi yakaladık ve 5 milletvekili arkadaşımızla yola devam ettik. Bunun için sizlere ve bizlere gönülden destek veren Manisa'nın güzel insanlarına teşekkür borcumuz var. Yaşasın Manisa, yaşasın Manisa'nın AK Parti’ye olan desteği. AK Parti son seçimde Manisa'da 407 bin oy aldı. Çok şükür. Bu, çalışmanın ve milletin bize olan güveninin sonucudur. Önümüzdeki her seçimi Allah'ın izniyle kazanacağız. Yüzde 22 ile 1999 seçimlerinde DSP'yi birinci yapan millet, 3,5 yıl sonra DSP’yi baraj altında bıraktı. Biz demokrasiye inanmış insanlarız. Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, çok partili siyasi hayata geçiş yaptığımız 1950 yılından sonra en uzun süre başbakanlık yapan kişi oldu. 6 ay sonra ise Adnan Menderes’in rekorunu da kıracak. AK Parti, referandum, yerel ve genel seçimler olmak üzere 10 senede 7 tane büyük sınavı başarıyla verdi" ifadelerini kullandı.
"İZMİR’İ KAYBETMEDİK DİYE ÖVÜNÜYORLAR"
Arınç, milletin hala CHP’ye güvenmediğini kaydederek, "Son 60 yıllık çok partili siyasi hayatta bugün AK Parti'nin geldiği nokta ortada. CHP’nin durumu da ortada. Millet hala sana güvenmiyor, senden ümitli değil. Şöyle bir kendine baksana, hatam nerede desene, millet bana 60 yıldır neden güvenmiyor desene be adam. CHP 63 yıldır iktidara gelemedi. 63 yıl yahu dile kolay. İnsanların çocukları evleniyor, torunları oluyor, CHP hala iktidara gelecek. Hala birbirlerini yiyorlar. Oy oranları ise hala yüzde 20’lerde. İzmir’i kaybetmedik ya diye övünüyorlar. Bu başarının bir sırrı var. Bu sırrın nedeni sizlersiniz. Siz neyseniz AK Parti o, AK Parti neyse millette o" diye konuştu.
Arınç bu arada partililerden, AK Parti’nin seçim şarkısının çalınmasını istedi. Seçim şarkısı bulunamayınca, AK Parti Manisa İl Genel Meclis Üyesi Cihan Sarı'nın cep telefonundan seçim şarkısı dinletildi.
AK Parti olarak bugüne kadar milleti aldatmadıklarını, aldatan partilerin ise durumlarının ortada olduğunu belirten Arınç, şunları söyledi: "AK Parti olarak daha çok çalışacağız. Millete hizmet yolunda elimizden geleni yapacağız. Dik duracağız, diklenmeyeceğiz. Hizmete endeksli siyaset yapacağız. Yıllarca ihmal edilen Anadolu insanını daha çok memnun edeceğiz. Dış itibarımız daha çok güçlü olacak. Bizim işimiz bu. Yalanla dolanla milleti aldatmak ve günü kurtarmak değil. DSP, ANAP ve DYP’nin yerinde yeller esiyor. Halka dayanmazsanız millet sizi ebediyen kapatır. 2007 yılında cumhurbaşkanlığı seçimlerinde DYP ve ANAP meclise girmedi ve cumhurbaşkanını seçemedik. Seçimden hemen sonra bu partilerin tabelaları indi. Millet onlara; 'cumhurbaşkanını seçin' dedi, onlar 3 kişiden korktular meclise girmediler. Biz 11 yıldır dimdik ayaktayız. Cesaretliyiz, inançlıyız, kararlıyız. Demokrasi ve özgürlükler artık güçlendi."
"İSRAİL, TARİHİNDE İLK DEFA RESMEN ÖZÜR DİLEDİ"
İsrail'in Mavi Marmara baskınına ve 3 yıl sonra özür dilemesine de değinen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, şöyle devam etti: "Son günlerin en güzel gelişmesi ise İsrail’in Türkiye’den özür dilemesi. Türkiye kendisine karşı yapılan haksızlığa direndi, karşı durdu. 2010 yılı Mayıs ayında Gazze’de ambargo vardı. İsrail, Mısır’dan dahi sınır kapısını kapatmıştı. Gazze’de insanlar en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyordu. Aktivistler, Mavi Marmara Gemisi ile yola çıktı. Bu gemide 30’a yakın ülkeden insan vardı. Gemiye korsan bir şekilde indiler ve 9 kişiyi şehit ettiler. İçlerinde papaz, Yahudi ve Musevi inancına sahip insanlar vardı. Gemiye el koydular. Yaşanan olay sonucu şehitlerimiz oldu. Şehitlerin karşılanmasına da hükümet beni görevlendirdi. İsrail bu olaydan dolayı Türkiye’ye her zaman üzüntülerini ifade eden sözlerle karşılık vardı. Biz İsrail’den açıkça özür dilemesi, bu insanların yakınlarına tazminat vermesi ve Gazze’ye, Filistin’e uygulanan ambargoyu kaldırması için direttik. 3 yıldır ben şahidim. Sürekli özür yerine geçebilecek kelime aradılar. Biz kabul etmedik. Tazminat istediğiniz kadar verelim dediler kabul etmedik. Ambargo şartında ısrarcı olduk. 3 şartımız da bir arada olmazsa olmaz dedik. Büyükelçimizi çektik onlarınkini de gönderdik. Hiç kimsenin aklına bile getirmediği hadise gerçekleşti. Sonunda Türkiye'nin dediği oldu. 3 isteğimiz açıkça kabul edildi. İsrail, tarihinde ilk defa resmen özür diledi. Bu kararlı bir politikanın sonucudur. İsrail denen ülkenin bir başkasından özür dilemesi onların tarihinde ve inancında mümkün olacak bir şey değil. Tazminat konusunda bana görev verildi. Tazminat hesapları yapılacak. Şehitlerimizin yakınlarıyla yaralılarımızdan görüş alacağız. Filistin’e uygulanan acımasız ambargo artık kaldırılmış olacak. Başbakanımızın, ambargonun kaldırılıp kaldırılmadığını yerinde görmek için de Nisan ayında Filistin ve Gazze ziyareti yapması planlanıyor."
"MHP’DEN BİR HAFTADIR SES ÇIKMADI"
Arınç, "Bize güç veren teşkilatlarımıza, yüce milletimize teşekkür borcumuzu var. Bu başarıyı kimse görmemezlikten gelemez. CHP, İsrail’in özür dilemesinden sonra 72 saat ağzını bile açamadı. Birisini görevlendirdi, onun da ne dediğini kimse anlamadı. Ben, CHP'lilerin içlerinden geçip de söylemediklerini söyleyeyim; 'bu muhteşem bir başarıdır. Bu AK Parti'nin başarısıdır.' MHP bir haftadır ses çıkarmadı. 75 milyon insanımızın helal olsun dediğini duyuyoruz" şeklinde konuştu.
"AK PARTİ'NİN OYU YÜZDE 53"
Konuşmasında anketlerden bahseden Arınç, “Son ankette AK Parti’nin oyu yüzde 53, CHP yüzde 22, MHP ise yüzde 12... Kararsız seçmenleri de dağıtırsak AK Parti'nin oyu dudak uçuklatır. Bu anketi de CHP’nin çok saygı duyduğu bir anket kuruluşu yaptı” dedi.
"SİLAHLA VE ŞİDDETLE ONLAR DA BİR NETİCEYE VARAMADILAR, MAALESEF BİZ DE SONUCU BULAMADIK"
Çözüm sürecine de değinen Arınç, şu ifadelere yer verdi:
"Allah'ın izniyle sırada yeni anayasa var. Onu da yapacağız. Bu sürece halkımız destek veriyor. Ancak destek oranı Ege Bölgesi'nde az. Yüzde 50’ye yakın ama yüzde 50'nin altında. Onun için burada konuşmak yetmez, bu süreci bütün millete anlatmak lazım. Türkiye'nin binlerce şehidi oldu, binlerce gazisi oldu bu süreçte. Anneler gözyaşı döktü. 1978 ve 1978'lerde 3-5 eşkıya vardı. Bu eşkıyalar 1980'lerde parti kurdular. İlk eylemlerini de Eruh’ta yaptılar. Bu baskın PKK için bir milat oldu. Eruh’ta yıllar sonra valisi, kaymakamı, köyün ileri gelenleri birlikte halay tuttular. Bu bizim çözüm sürecinde iyi işler yaptığımız gösteriyor. 3 aydır baskın, mayın patladı haberi var mı? Yok. Bu kanlı akrep, artık Türkiye'nin gündeminden düşsün. Bütün amacımız bu. Geçmişte OHAL dışında bir şey yapılmadı. Siyasi suikastlar, Jitemler, faili meçhuller hep o dönemlerde oldu. Daha çok baskı, şiddet, silah hep bu dönemlerde oldu. Maalesef bu yöntem örgüte sempatiyi arttırdı. Görevi devraldığımızda ülkede kişi başına milli gelir 2 bin dolardı. Şimdi ise 11 bin 500 dolara çıkarttık. Türkiye’de terör bir hastalık. Bunu anlamamız lazım. Teröre yol açan bataklığı kurutmazsanız, sizi rahatsız etmeye devam edecektir. İnsanlar kendi kimliklerini rahat ifade edemiyorsa bu bir bataklık nedeni... Yoksulluk endişesi varsa bu da sebeplerden biri olabilir. Terörün ortaya çıkmasında en az 10 sebep var. Biz önce insan hakları ile bu işe başladık. Kürtçe yasağını ortadan kaldırdık. Artık konuşmak, yazmak, okumak yasak değil. Bu bizim zenginliğimizdir. Diyarbakır’da; 'bizi kardeş yapan Müslümanlığımızdır laiklik değil' dedim. Beni taşa tuttular. Türkiye artık geçte olsa gerçek laiklikle tanıştı. Bu topraklar üzerinde bizim yeniden kucaklaşmamız lazım. PKK inançsız zalim bir örgüt. Kendi insanını öldüren bir örgüt. En büyük tahribatı din adamlarına, Allah diyenlere, inananlara yapmıştır. Kendisine karşı çıkan bütün insanları yok etmiştir. Aynı zamanda arkadaşlar, silahla ve şiddetle onlar da bir neticeye varamadılar. Maalesef biz de sonucu bulamadık. Bunu açık yüreklilikle ifade ediyorum. 10 sebebin mutlaka kaldırılması gerekir ki, bu bataklık kurusun. Oranın insanı benim şuyum eksik kalmasın diye, Turgutlu’da 1 yaptıysak oralara 10 yapıyoruz. 28 Aralık’ta başlayan bu süreç 3 ay olmadan bakın ne aşamaya geldi. Bu millet bizim vatanseverliğimizden şüphe eder mi? Yoksa bize yüzde 53 destek verir miydi? Bize güveniyorlar, bizden önceki ıskartaların ne olduğunu biliyorlar. Hepsinin sabıkası, defosu var. Milletin desteği bizim üzerimizde. Bugün bu sürece karşı çıkan partilerin başarılı bir modeli yok. Hepsi silahla bu sürecin çözüleceğini sandılar. Sizden önce şehit sayısı daha azdı diyorlar. 1999, 2000 ve 2001 yıllarında eylem yapılmamışsa bu MHP'nin başarısı değildi. Adam can derdinden eylemsizlik kararı verdi örgüte. Biz vatandaşımızla kucaklaşıyoruz. Doğu ve Güneydoğu’da bile AK Parti 1. sırada. 11 vilayetin 10’unda birinci sıradayız. Terörle mücadelede en iyi sonuç alınacak şekilde yolumuza devam edeceğiz. Komutanlar ve amirler artık işi başında dağların tepesinde. Örgüt ilk defa karşısında çetin bir ceviz buldu. Geçtiğimiz yıl bin 200 terörist öldü. Örgüt artık istediğini yapamayacak hale geldi. Şemdinli ve Yüksekova’yı ele geçirmeye dahi çalıştılar. Örgütün silah bırakması ve ülke dışına çıkması konusunda önemli gelişmeler var. Bu konuda halkın ortalama desteği yüzde 58. CHP’nin bu konuda ne dediği belli değil. Edep dahil bilmezler. Densiz ifadeler kullanıyorlar. MHP ise sadece hakaret ediyor, bağırıyor. 'Senin çözüm önerin ne' diye soruyoruz, 'Kandil'e bayrak dikeceğiz, örgütü yok edeceğiz' diyorlar. Bahçeli sen çok saygılı birisisin. Ama devlet adamlığında MHP, 20 yıldır seni taşıyor. Devletin başına devlet gelecek ya. 3,5 yıl Ecevit'le Yılmaz’ın arasına oturdun. Sonunda barajın altında kaldın. 11 yıldır tek başımıza iktidarız. Sen bize çattıkça millete hakaret ediyorsun. Bursa mitingde bize hücum ediyorsun. Biz cesaretliyiz. Bu cesaret sayesinde başarıya ulaşıyoruz. Bu işin riski şu. Bu süreç inşallah başarılı olacak. Ey CHP siz destek vermezseniz, biz de başarılı olursak yüzde 20'yi zor bulursunuz. MHP sen ciyaklamalara devam edersen barajın altında kalırsın."
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, çözüm süreciyle millete yeni bir heyecan geldiğini ifade ederek, "İnşallah çözüm süreci, Türkiye'deki fetret devrini yok edecek, bitirecek. Fetret yok edildi.
Davutoğlu, Manisa Teşkilat İçi Eğitim Programı'nda yaptığı konuşmada, ziyaret ettiği her şehirde, kendi medeniyetinin, şehre yansımasıyla ilgili tecrübeler yaşamak istediğini ve her şehri bir özelliğiyle nitelediğini söyledi.
Manisa'yı, bu çerçevede "fidan şehir", "şifa şehri" ve "müzeyyen şehir" olarak tanımladığını dile getiren Davutoğlu, Manisa'nın, tarih boyunca devlet terbiyesinin odağı olduğunu, başlangıçlara imza attığını söyledi.
"Devlette hücre yenilenmesi yapıyoruz"-
Davutoğlu, devletlerin belli dönemlerde hücre yenilenmesi yaptığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Osmanlı Devleti'nin kuruluş ve yükselme döneminde bu hücre yenilenmesinin yeri Manisa'ydı. Manisa'nın bu tecrübesinden hareketle 10 yıl içine yapmaya çalıştığımız şey, devletimizin yeni bir hücre yenilemesini yaşamasıdır. 10 yılda aslında yorgun düşmüş görünen bu halk, sanki ilahi bir şifa eli değmiş gibi ölçeğini, iddiasını büyüttü, geleceğe daha umutlu bakar hale geldi."
"Hücre yenilenmesinin", devletin yeniden tanzimi, ekonomik anlamda devletin kapasitesinin artırılması ve devletin, dünya üzerindeki konumunun yeniden belirlenmesi şeklinde üç temel unsuru olduğunu belirten Davutoğlu, söz konusu üç alanda 10 yılda atılan büyük adımların arkasındaki temel unsurun ise milletin özgüvenini yeniden kazanması olduğunu söyledi.
Davutoğlu, özgüvenin iç siyasetteki karşılığının, devletle milletin yeniden buluşması olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Bizim 10 yılda ortadan kaldırdığımız en önemli şey, iç tehdit unsurudur. Geçmişte 'vatandaşın enerjisini nasıl harekete geçiririm' diye hareket edilmedi. 28 Şubat sürecini hatırlayın. Herkes sanki devlete zarar vermesi muhtemel unsurlar gibi takibat altında tutuldu. Milletin gücünü kırmak istiyorsanız, toplumun bir kesimini tehdit ilan edersiniz, ondan sonra o devletin toparlanma imkanı yoktur. Buradan yüksek sesle söylüyorum, biz milletimizin hiçbir ferdinin kesimini, sosyal tabakasını tehdit olarak görmüyoruz."
Türkiye'de, halka yıllarca "kışın komünizm gelecek, yazın ülke bölünecek" hikayeleri anlatıldığını ifade eden Davutoğlu, bu tür tehditlerle yıllarca demokrasinin ertelendiğini, ancak göreve geldikleri ilk günden bu yana
"özgürlük-güvenlik" dengesinin öneminden bahsettiklerini kaydetti.
"Çözüm süreciyle gözler umut doldu"-
Davutoğlu, çözüm süreciyle yapılmak istenenin de söz konusu dengeyi sağlamak ve "hücre yenilenmesi" ile ilgili olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Çözüm süreciyle milletimize şevk ve heyecan geldi. Son Diyarbakır ziyaretimde çok daha farklı bir hava vardı; gözler umut dolu, birbirini kucaklayan bir hava" dedi.
Yürüttükleri siyasetin, "tek bir insanı bile kaybetmeye ayarlı bir siyaset olmadığını" söyleyen Davutoğlu, "Toplumumuz hiçbir parçasını, rengini, kültürünü dışlamayan bir anlayışımız var. Yeni siyaset anlayışı bu anlamda hücre yenilemesi. İnşallah çözüm süreci Türkiye'deki fetret devrini yok edecek, bitirecek. Fetret yok edildiğinde, ayağımızdaki prangalardan biri kalkacak" diye konuştu.
Davutoğlu, herkesin birbirine sahip çıkması gerektiğini, hem Türk'lerin hem de Kürt'lerin, aralarına fitne sokmaya çalışanlara karşı, inatla birbirlerine sarılmaları gerektiğini söyledi.