KEMAL AKSEZGİN SOL REKLAM 1
ZÜMRÜT MOBİLYA
GÖZÜPEKTEL
KÖZZ TAVUK IZGARA
Mestanoğlu
japon iş makinaları
ALTIN SATIR
SAFİR KUYUMCULUK
Akhisar Çeşme Kasabı
ALGİ OTO ELEKTİRİK
SOL REKLAM BOŞ
Zeytinkent Sürücü Kursu
SU YOLCU LASTİK
Akhisar Metronom Radyo İstek Hattı
Akhisar Nöbetçi Eczaneler
Akhisar Sezgin Ticaret
SAĞLAM SÜRÜCÜ KURSU
Akhisar Metronom Haber
Akhisar Motorcu Tonton
SOYDEMİR GRUP
OTO KAR SAĞ TARAF
ÇAĞDAŞ SÜRÜCÜ KURSU
LİSECAM
Akhisar Louka Döner

Güncel

31nci Yılında da Unutulmadı !

Akhisar’da faaliyet gösteren ÖDP, EMEP, KESK, DİSK, Halk Evleri, Eğitim-Sen ve CHP örgütleri, 12 Eylül’ün 31. yılında Tahir Ün Caddesi öğretmen evi önünde toplanarak basın açıklaması yaptı.

14 Eylül 2011 Saat: 11:31
31nci Yılında da Unutulmadı !
31nci Yılında da Unutulmadı !
DAYIOĞLU KASABI

Basın açıklamasını Eğitim-Sen Temsilciliği Başkanı Ramazan Dede okudu. Basın açıklaması sırasında 12 Eylül Darbesi ve devrim ile ilgili sloganlar atıldı.

 

Yapılan basın açıklamasının tam metni şöyle;

 

12 Eylül Darbesinin Yarattığı İzler Bütün Ağırlığıyla Sürüyor…

12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden, 31 yıl geçti. Aradan geçen 31 yıl, 12 Eylül'ün tarifi zoı acıları, o yılları yaşamış milyonlarca insanın hafızalarında uzun yıllar silinemeyecek kadar izler bırakmıştır. 12 Eylül'ü hazırlayan ve gerçekleşmesine neden olan koşullar, toplumun büyük bölümü açısından uzun yıllar sürecek karanlık dönemin haberciliğini yapmıştır.

Türkiye'deki sermaye sınıfı, o günlerde IMF ve Dünya Bankası ile birlikte hazırladığı ve aslında yabancı sermayenin ülkeyi dizginsizce talanı anlamına gelen 24 Ocak 1980 kararlarını hayata geçirebilmesi, sermayenin bir askeri baskı rejimine ihtiyaç duymasını beraberinde getirmiştir. 12 Eylül 1980 askeri darbesini izleyen günlerde sendikal haklar büyük ölçüde kısıtlanmış, grevler yasaklanmış, tüm toplu sözleşmeler "askıya" alınırken Türk-İş dışındaki konfederasyonlar ve üye sendikalar kapatılmıştır.

İŞTE DARBENİN BİLANÇOSU

-650 bin kişi gözaltına alındı. 1 milyon 683 bin kişi fişlendi.

İDAM EDİLENLER - İDAM CEZASI İSTENENLER

-Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.

-71 bin kişi TCK'nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.

-98 bin 404 kişi "örgüt üyesi olmak" suçundan yargılandı.

-7 bin kişi için idam cezası istendi. -517 kişiye idam cezası verildi.

-Haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı

-İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis'e gönderildi.

ÖLÜMLER VE İŞKENCE

-300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.

-171 kişinin "işkenceden öldüğü" belgelendi.

-Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.

-14 kişi açlık grevinde öldü.

-16 kişi "kaçarken" vuruldu.

-95 kişi "çatışmada" öldü.

-73 kişiye "doğal ölüm raporu" verildi.

-43 kişinin "intihar ettiği" bildirildi.

YURTTAŞLIKTAN ÇIKARILANLAR

-388 bin kişiye pasaport verilmedi.

-30 bin kişi "sakıncalı" olduğu için işten atıldı. -14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.

-30 bin kişi "siyasi mülteci" olarak yurtdışına gitti.

SAKINCALI BULUNANLAR VE İŞTEN ÇIKARTILANLAR

-937 film "sakıncalı" bulunduğu için yasaklandı.

-23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.

-3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hakimin işine son verildi.

HAPSEDİLEN VE ÖLDÜRÜLEN GAZETECİLER

-400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.

-Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.

-31 gazeteci cezaevine girdi.

-300 gazeteci saldırıya uğradı.

-3 gazeteci silahla öldürüldü.

-Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.

-13 büyük gazete için 303 dava açıldı.

-39 ton gazete ve dergi imha edildi.

 

12 Eylül'ün üzerinden 31 yıl geçmiş olmasına rağmen Türkiye hâlâ darbe yasalarıyla yönetilen, düşünceyi ifade ve örgütlenme özgürlüğünün olmadığı, karakolda ve sokakta işkencenin, gözaltında ölümlerin devam ettiği bir ülke olmanın utancını yaşamaktadır. 12 Eylül darbesinin yasal ve fiili bütün uygulamaları ve sonuçlarının ortadan kaldırılması uzun yıllardır Türkiye'de demokrasi mücadelesinin en önemli unsurlarından birisi olmuştur. Geçtiğimiz yıl, 12 Eylül'ün 30. yıldönümünde yapılan Anayasa değişikliği referandumu ile yapılan değişikliklerin ne kadar göstermelik olduğu geçtiğimiz bir yıl içinde bütün boyutlarıyla görülmüştür.

 

Anayasa'dan çalışma yasalarına kadar birçok alanda 12 Eylül'ün antidemokratik hükümleri, aksi yöndeki bütün iddialara rağmen bugün de varlığını ve etkisini sürdürmektedir. Temel hak ve özgürlüklerden, düşünce ve örgütlenme özgürlüğüne, siyasi partiler yasasından, seçim yasalarına kadar 12 Eylül zihniyeti devam etmektedir.

12 Eylül, her konuda olduğu gibi eğitim emekçileri hareketini de derinden etkilemiştir. Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER), 12 Eylül ile birlikte kapatılmıştır.

12 Eylül, "Türk-İslam" anlayışının özellikle eğitim sistemi içinde kurumsallaşmasını sağlarken "Siyasal İslam"ın da devletin güvenli kollarında gelişip serpilmesinin önünü açmıştır. Okullara zorunlu din dersi konulmasından eğitim müfredatının Türk-İslamcı bir perspektifle yeniden yapılandırılmasına kadar pek çok gelişme 12 Eylül'ün etkilerinin aradan geçen süreye rağmen devam ettiğini göstermektedir.

 

Türkiye'de, çalışma yaşamı başta olma üzere pek çok alanda örgütlenme hakkına yönelik yasal ve fiili uygulamalardan kaynaklı engeller hala varlığını sürdürmektedir. 12 Eylül Anayasasının özünü oluşturan yasakçı, statükocu ve dışlayıcı yaklaşımlar, örgütlü ve bilinçli bir toplum yaratma çabalarının önünde ciddi birer engel olarak varlığını sürdürmektedir. Örgütlü toplum hareketinin oluşumunu tamamen reddeden 12 Eylül anlayışı, toplumun ve bireylerin örgütlü mücadelesinin önüne yeni engeller çıkararak devam etmektedir.

 

12 Eylül 1980 darbesinden bu yana ülke gündemini meşgul eden demokratikleşme sorununun hala çözülememiş olması düşündürücüdür. Aradan geçen 31 yıl içinde ülke demokrasisi somut anlamda ilerlemek bir yana, sürekli olarak geriletilmek istenmiş, çıkarılan yasalar ve yapılan değişikliklerle toplumun mücadeleci kesimleri baskı ve şiddetle kuşatılmıştır ve söz konusu kuşatma bugün de farklı biçimlerde sürmektedir.

 

Topluma karşı suç işlemiş, işkencelerde ve idam sehpalarında insanların ölmesine neden olmuş olan dönemin getirdiği hukuksal mevzuat olumsuz sonuçlarıyla birlikte kaldırılmadıkça, darbeciler ve destekçileri hesap vermedikçe Türkiye'de demokratikleşmeden bahsetmemiz mümkün değildir. Bu nedenle öncelikle, başta 12 Eylül Anayasası olmak üzere 12 Eylül hukukuna ve onun yarattığı sonuçlara son verilmeli, sadece "sivil" değil, demokratik hak ve özgürlükleri güvence altına alan, eşitlikçi ve özgürlükçü bir anayasa hazırlanmalıdır. Yurttaşların demokratik hak ve özgürlüklerinin korunması, ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarının giderilmesi devletin anayasal sorumluluğu olmalıdır.

 

31. yılında Türkiye'nin en karanlık dönemini ifade eden 12 Eylül ve onun yarattıkları ile hesaplaşmak, 12 Eylül düzeni karşısında gerçek anlamda bağımsız, demokratik bir Türkiye'yi savunmak, onun için mücadele etmek anlamına gelmektedir. 12 Eylül ile hesaplaşmak, her türden gericiliğe, ırkçılığa ve emperyalizme karşı eşitliğin, özgürlüğün, barış ve kardeşlik düşüncelerinin toplumda yaygınlaştırılmasından geçmektedir. 12 Eylül ile gerçek anlamda hesaplaşmak, onun karanlık yüzünü bütün boyutlarıyla açığa çıkarmakla mümkündür. Türkiye'nin gerçek anlamda demokratikleşmesi açısından Tüm demokrasiden yana siyasi partilere ve sivil toplum örgütlerine mücadelede yer almak, mücadeleyi yüceltmek için önemli görevler düştüğüne inanıyoruz.








 

Metronom Haber Ajansı - MHA Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız